Haberler

Onun Doğumu Bizim Doğuşumuzdur…

ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla bir mesaj yayınladı:

“İnsanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım” sloganıyla bu yıl Kutlu Doğum Haftası’nda Diyanet İşleri Başkanlığımız “Hz. Peygamber, tevhid ve vahdet” konu başlıklarında birleşmeyi uygun görmüş, biz de bu konularda tüm milletimizle ‘Bir’ olabilmeyi can-u gönülden arzu ediyoruz.

Tarihin zor zamanlarından birine tanıklık ediyoruz. İslam coğrafyasını saran ateş, yürekleri dağlamış, analar ocaklarına düşen ateşten nasibini almış ancak buna rağmen dirayetini yitirmeden insanlığa seslenerek, “bir evladım daha olsa, feda olsun” diyebiliyor. İşte bu, çimentosuyla, kumuyla, demiriyle temeli sağlam bir inanç ve kültür birikiminin eseridir. Gerek ülkemizde gerekse de dünyanın dört bir yanında yaşanan çatışmalar, intihar saldırıları insanların huzurunu hedef alıyor… Vahşetten türeyen ‘dehşet’ senaryoları Müslümanların kanlarının dökülmesine neden oluyor, İslam Medeniyeti vuruluyor, tüm değerlerimiz yağmalanıyor. Oluşturulmaya çalışılan bu senaryolar, milyonları evlerinden-yurtlarından ediyor… Bir yandan kardeşlik bağları kuvvetlenerek dayanışma ruhu ortaya çıkıyor; öte yandan oluşturulan algı ile mücadele eden bir saf ortaya çıkıyor. Biz de bu saflarda yerimizi alarak, tarafımızın ne olduğunu, dile getirme imkanı buluyoruz. Daha fazlasını yapabilmeyi elbette isteriz. Ancak, hiç olmazsa safımızın belli olması bile bu mücadelede önem arz etmektedir. Herkesin, Hz. Peygamber’de ‘bir’leşmesi, ‘tehvid’ sancağında toplanması, kendine çeki düzen vermesi ve ‘vahdet’ için gayret göstermesi manidardır. En anlamlı mücadele kişinin kendisinden başlıyor. Kutlu Doğum Haftası ve Üç ayların başlangıcı vesilesiyle, herkes yaptığı yanlışlardan dönerek, daha fazla hassasiyet göstererek, gönülden dua ederek ve elbette tüm bu olumsuzlukların ortasında safını belli ederek hal ve hareketlerini gözden geçirmeli. Vahdet’e olan ilgi ve alakamızın önce açık beyanlarla ortaya konması önem arz etmektedir. İslam, kökü itibariyle “selim”, “selamet” ve “barış” demektir. Bu yüce dinin mensupları olarak “barış” dışındaki hiç bir anlayışı kabul etmiyoruz. Tarafı olduğumuz şey elbette “vahdet”, “selamet”tir. Teslim olduğumuzun göstergesi “İslamiyet”tir. Gerek ülkemizde gerekse de tüm dünyadaki müslümanlarla ortak noktamız inanma biçimimizdir. Bu dünya görüşü, tek başına “insanlığı yüceltmek için birlik olma”mıza yeter de artar bile. Hz. Peygamber’in insanlığa ulaştırdığı mesajlar asırlardır dünya insanlarını “sulh” içinde olmaya, Rabbimize teslim olmaya sevk etmektedir. Çirkin emel ve eylemlerde bulunanların ise inandığımız değerleri kirletmesine asla müsaade etmeyiz. Dini kelimeler kullanarak kendilerini Müslüman gösteren, ancak en vahşi saldırıları yine Müslümanlara yapanlar, Allah’ın adaleti ile hak ettikleri cezayı bulacaklardır. Hz. Peygamber döneminde de Müslümanlara yapılan eziyetler bilinmektedir. Tarih sayfalarında pek çok zulüm işleyen kişi ve oluşumlar hak ettikleri cezaları almışlardır. Allah’tan başka intikam alıcı yoktur. O’nun isimleri her şeyin sonunu yerli yerince anlatmaktadır. Bize düşen sabır ve metanetle bu zor zamanları atlatmaktır. Birlik olmaktır. Allah ve resulüne tabi olarak, bütün taşkınlıklardan uzak bir şekilde dini bütün bir hayat sürmektir. Kardeşlik bağlarımızı koparmadan, nefsimize yenik düşmeden tüm fenalıklardan uzak durarak evlatlarımıza ve insanlığa örnek olmaktır. Tıpkı Hz. Peygamber gibi… Onun doğumu bizim doğuşumuzdur. Varlığımızı, aldığımız nefesi bahşeden Yüce Allah’a hamd-u senalar olsun.